01 OCAK 2019

KUSURSUZ SÜRÜŞ.

KUSURSUZ SÜRÜŞ


 

Borusan Otomotiv’de BMW Grup Satış ve Ürün Eğitmeni görevini sürdüren İsmail Terzi, kaleme aldığı makalesinde bizi MINI John Cooper Works ile bir araya getiriyor. Yepyeni bir yıla merhaba derken, anın tadına vardığı yolculuğunda kendisine MINI John Cooper Works ile yaşadığı deneyim eşlik ediyor. Gelin, bu deneyime birlikte ortak olalım.

 

365 gün 6 saatlik sayım başladı. Yeni yıl, kutusundan henüz çıkarılmış, hiçbir yaprağı kullanılmamış yepyeni bir ajanda gibi ellerimde, ellerimizde. 2019’un altın suyuna batırılmış ilk saatleri sabaha bağlanalı çok olmadı. Öyle ki müzik, dans ve baş dönmesi şehrin henüz aydınlanmış duvarlarında halen yankılanır gibi… Yılın hemen her gününü ticari araçların, beyaz renkli otomobillerin ve trafik geriliminin altında ezilerek geçirmeye alışan tanıdık yollar bu sabah henüz keşfettiğim bir şehre aitmiş gibi görünüyor. Dehidre olmuş koca şehrin dili damağına yapışırken, kendi ellerimle demlediğim kahveden bir yudum daha alıyor ve bomboş kaldırımda, bir yere yetişircesine adımlamayı sürdürüyorum.

 

Bugünkü motivasyonuma şahit olsanız Ocak ayının ilk gününü ilk kez yaşadığımı düşünürsünüz. Adımlarım istemsizce hızlanıyor ve yüzüme çarpan esinti az evvel kahveyle yanan dudağımda ince bir sızı bırakıyor. Ne var ki bugün herhangi bir şeyin keyfimi kaçırmasına izin vermeyecek kadar güçlü ve hazırlıklıyım. Bugün aylardır beklediğim kusursuz sürüşü yapacağım. Bugün 365’li olarak bildiğimiz yılın, dört senede bir hatırlanan ilave altı saatini unutulmaz bir anıya dönüştüreceğim.

 

Kusursuz sürüş çok boyutludur. Bunu iki örnekle ifade etmek istiyorum. Şimdi, sizin için kusursuz otomobili hayal edin. Lisede yatak odanızın bir -bazen birkaç- duvarını süsleyen o otomobili… Ve şimdi, kendinizi hayal ettiğiniz otomobille, yağmurlu bir günün akşam trafiğinde düşleyin. Trafiğin sonsuz kaosu ve buğulanmış camların mutsuzluğu bir rüya otomobile dair güneşli hayalleri nasıl da zedeliyor değil mi? Gelin şimdi de herhangi bir araç kiralama şirketinden kiralayabileceğiniz en uygun fiyatlı otomobili hayal edelim. Jant kapaklarının üzerinde yükselen beyaz renkli gövdesiyle bu otomobilin herhangi bir yatak odasına poster olmadığı malumdur. Şimdi, bu otomobili Akdeniz sahil yolu boyunca kullandığınızı hayal edin. Solunuzda deniz, sağınızda yamaçlar, Kaş’a doğru kıvrıla kıvrıla ilerlemektesiniz. Gülümsediğinizi hisseder gibiyim.

 

Yol önemlidir sevgili okur. Hatta bana kalırsa sürüş keyfi için yol, otomobil kadar önemlidir. Sakin, kıvrımlı ve manzaralı bir rota, kullandığınız otomobilden bağımsız olarak, hatırlamaya değer bir sürüş yapmanıza önemli katkılar sağlayacaktır. Bu rotada kullandığınız otomobilin yatak odası posterlerine yaraşır olması ise oyunu elbette daha da yükseltecektir. Bugün hem rota hem de otomobil açısından o kadar iyi bir ikiliye sahibim ki, sürüşümün daha da özel olması umuduyla, unutulmuş bir geleneği canlandıracağım.


 

 

Otomobile uygun giyinme geleneğinden söz ediyorum. Özellikle iki savaş arasındaki yıllarda otomobilde olmak önemli bir ritüeldi ve insanlar bu ritüel için otomobile uygun giyinmeye gayret gösterirdi. Bu yüzden İngiliz Yarış Yeşili rengindeki tişörtümü giyerken epey keyiflendiğimi itiraf etmem gerek. Geçen yıl satın aldığım bu tişört MINI JCW koleksiyonunda ‘JCW Çizgileri’ ismiyle yer alıyor. Tişörtüme aynı renkli deri spor ayakkabılar ve kraliçeden emanet alınmış gibi görünen bir üst eşlik ediyor ki bomboş sokaklarda adımlarken hissettiğim David Bowie rüzgarına başka bir açıklama bulamıyorum.

 

Elimdeki MINI anahtarının ‘unlock’ butonuna bastığımda yüzü duvara dönük yol arkadaşımın arka far grubu aydınlanıyor. ‘Union Jack’ figürlü aydınlatmalar son nesil MINI hatchback’in makyaj operasyonu için yaratıldılar ve iyi ki varlar. Yaşamını BMW Group çatısı altında sürdüren bir markanın köklerine bu denli sadık kalarak farklılaşmaktan çekinmemesi beni daima keyiflendirmiştir. 

 

Yanal destekleri vurgulanmış spor koltuğa yerleşip sürücü kapısını içeriden kapatıyor ve 231 bg güç üreten 2.0 litrelik dört silindirli motoru uyandırıyorum. Yol arkadaşım MINI John Cooper Works. Markanın yüksek performanslı modellerinin orijinali olan üç kapılı ateşli hatchback hem tasarımı hem de mekaniği ile kardeşlerinden ayrılıyor: Daha geniş hava girişlerine sahip spor gövde kiti, spor süspansiyonlar, spor egzoz, küçük bir otomobil için fazlasıyla iri sayılacak frenler, bu frenlerin önünde yer alan devasa jantlar ve elbette JCW gövde şeritleri… Motor kaputunu süsleyen bu şeritler daima görüş alanınızda kalarak otomobilin manevi beygir gücünü artırmakla kalmıyor, aynı zamanda hızlı gitme dürtüsünü uyarıyor.

 

Derin uykusunu sürdüren şehrin ünlü bulvarlarından biri bugüne özel sakinliğiyle ön camın öteki tarafında uzanıyor. Direksiyonun gerisinde yer alan kulakçıklardan soldakini iki kez kendime çekiyor ve gaz pedalını zemine yaklaştırıyorum. Otomobil hızlı gitmek için manevi beygir gücüne gereksinim duymadığını kanıtlarcasına öne atılıyor ancak bir sonraki trafik ışığının kırmızıya döndüğünü görünce pedalı bırakıyorum. Sorun değil, yeşil ışık yandığında 100 km/s bandına ulaşmam yaklaşık altı saniye alacaktır.

 

Yazının başlarında kusursuz sürüşün çok boyutlu olduğunu ifade etmiştim. Bu noktada sürüş öncesi hazırlığımın ve otomobilimin ilgili kutucukları doldurduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Peki sürüş keyfi için en az otomobil kadar önemli olduğunu öne sürdüğüm yoldan ne haber?

 


 

 

Kemerburgaz-Bahçeköy orman yolu ile tanışın! İstanbul’un görece sessiz bir köşesinde, çok yıllık ormanların içinde kıvrılan bu rota açık görüşlü virajları, tertemiz havası ve orman manzarası ile sürüşe dair türlü beklentileri karşılayabilir. Burayı o kadar çok seviyorum ki geçtiğimiz beş yıl içerisinde rotadaki her bir çakıl taşının yerini ezberledim diyebilirim. Yeşili onurlandıran güneş ışığı bugün yağmur bulutlarının gerisinde kalsa da ıslak zemin sürüşe yeni bir derinlik, yeni bir katman kazandırıyor.

 

Yola fazlasıyla yakın olan ağaçlar ilk düzlükte hızlanmamla birlikte yemyeşil bir koridor yaratıyor. Hafif kıvrımlara sahip olan bu düzlükte, takip eden 300 metreyi görebilmenin güveniyle, üçüncü vitesin sonuna kadar hızlanıyorum. Hemen ardından sert bir fren yapıyor, çift kavramalı şanzımanı bir alt vitese geçiriyor ve uzun bir sol viraja bağlanıyorum. Sağ ayağımın altında hazır ettiğim enerjiyi ön lastiklere aktarmak için doğru anı beklerken, direksiyonda oluşan anlamlı sertlik ve sağ bacağımda baskısını artıran spor koltuğun anlamlı titreşimleri işimi kolaylaştırıyor. Önden çekişli bir performans otomobilini ıslak zeminde kullanmanın gereği olarak tüm dikkatimi ön aksa veriyor ve uyarı ışığıyla arada bir göz kırpan çekiş kontrol sistemini huzursuz etmemeye çalışarak bir sonraki düzlüğe ulaşıyorum. Böylece devam eden dakikalar içerisinde virajdan viraja akıyor, düzlüklerde motor sesine doyuyor ve gaz pedalını her bıraktığımda egzozdan yükselen patırtılarla bu yoğun deneyimin içinde kayboluyorum.

 

İlk yerleşim yerine yaklaşmamla birlikte yavaşlıyor ve zamanı yoğunlaştıran bu sürüşün zihinsel ve fiziksel rezervleri ne kadar çabuk tükettiğini hissediyorum. Birkaç yudum su alıp, tertemiz orman havasını uzun uzun içime çekiyor ve nefesimin normale dönüşünü bekliyorum. Dönüşte ise daha sakin bir tempo tutturup, mutlak tenhalığı fırsat bilerek ara ara duruyor ve fotoğraflar çekiyorum.

 

Yeni yılın nasıl başladıysa öyle gideceği söylenir. 2019’un ilk gününde MINI John Cooper Works ile İstanbul’daki favori sürüş rotamı bir araya getirme şansı buldum. Doğrusu, bunun üzerine isteyebileceğim tek şey var: Umarım söylenenler doğrudur!

 

Yazı: İsmail Terzi (@issterzi)

Fotoğraflar: Alp Emre Göksel (@alpgoksel)