Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.

MINI ROTALAR: URLA’DA TADINDA BİR YAVAŞLIK
Göstermeden güzelleşen, koşturmadan anlatan, her adımda “daha az, daha çoktur” diyen bir dünya. Urla, son yıllarda adı çokça anılsa da hâlâ kendini saklamayı başaranlardan. Burada hala sabah kahvesi zeytin ağaçlarının altında içiliyor, bir bağ evinde başlayan sohbet gün batımına kadar sürebiliyor. MINI Rotalar’ın doğasında olan ‘yavaş keşif’ ruhu, Urla’nın toprağına çok yakışıyor. Hızla değil hisle yol alanlara, tatların ve manzaraların arasında zamanla bağ kurmak isteyenlerin vazgeçilmezi haline gelen Urla’ya yolculuklar sadece burayı değil, kendi ritmimizi de yeniden keşfetmeye fırsat tanıyor.
MINI Rotalar’ serimizde her yolculuğu bir davete dönüşen rotalardan seçiyoruz. Direksiyona geçtiğiniz an şehirden değil, alışkanlıklardan da uzaklaşmaya başlamanız imkân tanıyan duraklar için yola çıkıyoruz. Bu kez anlatımızın fonunda Ege’nin hem köklü hem çağdaş, hem durgun hem yaratıcı yüzü Urla var. Yol kenarındaki lavantalar, bağların arasından süzülen ışık ve taş evlerin gölgesinde dinlenen kediler... MINI Cooper Cabrio’nun sunduğu konforla birleşince, bu rota bir destinasyondan fazlasına, zamanın ağırlaştığı, duyuların keskinleştiği bir deneyime dönüşüyor. Gelin, açık havada geçen bir yolculuğun tadını modern sürüş teknolojileriyle birleştiren MINI Cooper Cabrio’ya atlayalım ve yola koyulalım.

URLA’DA UYANMAK.
Urla’da sabahlar sessiz başlıyor. Hafif bir rüzgâr yaprakların arasından geçiyor, bağların üstünde hâlâ ince bir sis tabakası dolaşıyor. Şehirden uzaklaşmanın, hatta zamanı biraz olsun durdurmanın mümkün olduğuna Urla’da inanmak mümkün. Tam da bu yüzden bu yüzden MINI Rotalar’ın bu durağında, sadece nerede gezdiğiniz değil, nerede durup uyandığınız da önemli. Urla’nın butik otelleri, kalabalıktan uzakta, bağların ve taş evlerin arasında dingin bir sığınak sunuyor. Üzüm salkımlarının gölgesine uyanmak, gündelik hayatın uzağında, neredeyse başka bir zaman diliminde yaşamanın yaratacağı hisleri deneyimlemeye aracılık edecek bir durak ise: Urla Bağevi Vineyard Hotel. İçinde bulunduğu köye değer katma niyetiyle yola çıkan otel, konumu, şık ve lezzetli tabakları, ve sürdürülebilirliğe verdiği önem ile Urla’ya en çok yakışanlar arasında ilk sıraya yerleşiyor. Aynı hissi farklı dokunuşlarla sunan diğer duraklar arasındaysa; sadece iki odalı ama her detayı özenle düşünülmüş mimarisiyle Urla’da zarif bir yalınlığın adresi olan Two Rooms, isminden gelen mor sıcaklığıyla, taş duvarlarının ardında samimi bir ev gibi sizi içine alan Narımor, 1905 ise geçmişin izlerini bugüne zarifçe taşıyan yapısıyla, Urla'nın nostaljik ruhunu yaşamak isteyenler için birebir olan Mitera ve üzüm bağları, zeytinlikler, denize ve doğaya olan yakınlığıyla Od Urla keyfini daha uzatan Od Guesthouse yer alıyor.

EGE’NİN ZARİF KATMANLARI.
Urla’da yola çıkanlar, yalnızca manzara değişikliği değil, yavaşlayan zamanın içinde katman katman açılan hikâyelerle karşılaşıyor. Kısa bir yolculukla antik dönem Urla’sına uzananlar, Klozemenai Antik Kenti’nde tarihin toprağın hemen altında nasıl saklandığını gözlemleyebiliyor. Kentin kalıntıları arasında yürüyüş yapmak, tarihle fiziksel bir temas kurduruyor. Bölgedeki Zeytinyağı Atölyesi ise antik çağlardan günümüze kalan zeytinyağı üretim tekniklerini modern yorumlarla harmanlayarak aktarıyor. Yol, üzüm bağlarının arasına doğru ilerliyor. Urla Bağ Yolu, yalnızca şarap tutkunlarını değil, toprakla temas kurmak isteyenleri de ağırlıyor. Bağ evlerinde yapılan tadımlar, her yudumda toprağın hikâyesini anlatıyor. Her bağ, farklı bir mimari anlayışla inşa ediliyor; bazısı rustik, bazısı çağdaş dokunuşlarla şekilleniyor ancak en önemlisi bu durakların tümünün, doğayla uyum içinde varlık gösteriyor oluşu. Burada düzenlenen turlarsa yerel üreticilerle tanışma ve üretim süreçlerine birebir tanıklık etme imkânı tanıyor. Rotanın en sonundaysa Demircili Koyu kendini gösteriyor. Kıyıya yaklaşan yollar daralıyor, deniz yavaşça görünmeye başlıyor. Berrak suyu, ince taneli kumuyla bu koy, yazın kalabalık Ege sahillerinden farklı bir deneyim sunuyor.

SADELİKLE ZENGİNLEŞEN TATLAR.
Urla’da sofraya oturmak, sadece yemekle değil, coğrafyayla da bağ kurmak anlamına geliyor. Güneşin olgunlaştırdığı üzümler, tuzlu Ege rüzgârında kuruyan otlar, üreticinin sabrıyla birleşerek tabaklarda hayat buluyor. Bu özgün mutfak dilini en zarif haliyle sunan duraklardan biri Od Urla. Ormanın kıyısında, taş fırının başında şekillenen menüsüyle mekân, doğaya kulak veren bir mutfak anlayışı sunuyor. Şef Osman Sezener’in sezona göre şekillenen tarifleri, sofraya gelen her tabağı bir anlatıya dönüştürüyor. Bağların arasında yer alan bir diğer durak olan Vino Locale, sade ama karakterli tabakları, bölgeye özgü şarap eşleşmeleriyle sunuyor. Mekânın taş dokusu, sakin müzikle birleşiyor; her yudumda zaman yavaşlıyor. Bağbozumu ruhunu yansıtan atmosferi ve geniş şarap arşiviyle hem lezzet hem deneyim vadeden Urla Şarapçılık Restoranı, sürdürülebilirlik odağında şekillenen menüsü ve sade ama güçlü tabaklarıyla öne çıkan Hiç Urla, sofistike ama içten bir lezzet deneyimi sunan Teruar Urla, Ege kıyılarının geleneksel mutfağına üzüm bağları manzarası eşliğinde yeni yorumlar kazandıran Levan ve sezonun tazeliğini yaratıcı tariflerle birleştiren Polima Urla ile Urla’nın gastronomi sahnesi ilhamını yerel malzemelerden alan üstün bir vizyonla beklentilerin ötesine uzanmayı başarıyor. Yaz klasiklerinden şaşmayanları tatmin edecek bir deneyim içinse Urla’nın en ünlüsü Yengeç Restoran, eşsiz sahil manzarası, taptaze deniz ürünleri ve zengin meze çeşitleriyle cazibesini korumayı sürdürüyor.

GURME MOLALAR.
Güne tatlı bir ara vermek, Urla sokaklarının ritmini hissetmekle başlıyor. Taş duvarların ardına gizlenen küçük fırınlar, kavrulmuş kahve kokusunu rüzgâra karıştırıyor. Şehirde hızlıca geçilen kahve molaları burada bir ritüele dönüşüyor; her yudum, her ısırık, çevreyle kurulan bağın bir parçası oluyor. Bu molaların en rafine duraklarından biri olan Leone Patisserie & Boulangerie, Fransız fırın geleneğini Ege dokusuyla birleştiriyor. Kavrulma profiliyle dikkat çeken Baristocrat Cafe & Roastery ise, kahve çekirdeğini sadece demleyen değil, tanıyanlara hitap ediyor. Tatlı-ekşi notalarla harmanlanan filtre kahveler, dikkatli bir seçimle hazırlanıyor. Daha sakin bir durak arayanlar için Batis’in Kahvesi, nostaljik bir avlunun sessizliğini vadediyor. Son olarak; çiçeklerle çevrili bahçesi ve mevsimsel menüsüyle tatlıyı bir deneyime dönüştüren Lief Urla’da yerel malzemelerle hazırlanan hafif tatlılar, bitki çayları ya da buzlu latte’lerle tamamlanıyor.

URLA’DA YARATIM HALİ.
Urla’da sanat, sessiz ama derin bir anlatımla yolun kenarından size göz kırpıyor. Doğanın ve gastronominin yanında, bu rota estetikle de buluşuyor. Bölgenin yaratıcı yüzünü görmek isteyenler için Arkas Sanat Urla, çağdaş sanatla tarihsel bağları bir arada sunuyor. Taş bir yapının içinde yer alan galeri, doğayla kurduğu dengeyi sanat eserlerine de yansıtıyor. Urla’nın üretken ruhunu taşıyan bir diğer durak olan Artura Gallery bölgedeki sanatçıların çalışmalarına ev sahipliği yaparken, aynı zamanda sanat izleyicisini süreçle buluşturuyor. Zanaat ile çağdaş sanatın kesişiminde durarak atölye ve sergi konseptlerini bir araya getiriyor. Urla'nın bağımsız sanat üretimiyle kurduğu bağın samimi yansımalarından Atölye Kırmızı da benzer bir anlayışın izini sürüyor. Seramikten resme, farklı disiplinlerde üretim yapan sanatçılar burada bir araya geliyor. Multidisipliner anlayışı benimseyen bir durak olan Köstem Zeytinyağı Müzesi de endüstriyel tasarım, tarih ve gastronomiyi tek çatı altında buluşturuyor. Modern bir müze altyapısına sahip olan mekân, zeytin ve zeytinyağının kültürel yolculuğunu interaktif bir biçimde aktarıyor.
Günün sonunda toprakta yürürken ayağa takılan bir zeytin dalından seramik bir tabakta kendini gösteren bir fırça darbesine, Urla’da her yol, bir iz bırakıyor. Görülen, tadılan, duyulan her şey bir araya gelerek içsel bir ritme dönüşürken Urla da sadece ziyaret edilen bir yer değil, hissedilen bir anlatı olarak anılardaki yerini alıyor.